Hayat yolculuğumuz, tercihlerimizle yön bulur. Tercihlerimizi de miras aldığımız kültür, eğitim ve yaşadığımız çevre etkiler. Benim hayat yolculuğumda da, annem babamla başlayan, yetişirken de çevremde ‘vakıf insan’ olarak anılan kişiler yol gösterici oldu. Bu insanlar bazen kendi imkânlarıyla, bazen de vakıflar, dernekler kurarak, toplumun yoksulluk ve yoksunluklarına -eğitim başta olmak üzere- çare olmaya çalışıyorlardı. Akademik araştırmalara göre, insan kişiliğinin ve zekasının %70’i 6 yaşına kadar şekillenmektedir. Atalarımız bu gerçeği, “Bir insan yedisinde neyse, yetmişinde de odur.” özdeyişiyle bize anlatmıştır. Ben de; yoksula, muhtaçlara, derdine çare arayanlara, çocuklarını okutamadıkları için yardım talep edenlere kapısı açık olan bir evde doğdum ve büyüdüm. Evimizin etrafında öğrenci yurtları vardı. Akşamları soframızda, bu yurtlarda kalan öğrencilerin karınlarının aç olup olmadığı, üşüyüp üşümedikleri, sohbetlerimizin bir parçası olurdu. Annem, ara sıra pişirdiği börekler...