Ana içeriğe atla

HÂLÂ ÇOCUKSUN



Güçsüzlüğün
Çaresizliğin
Acizliğin
Ümitsizliğin 
Derbederliğin
Boynu büküklüğün 
Unutulmuşluğun, 
Sessiz çığlığın
Sıcak gözyaşların adıdır
Bazen çocuk…

Geleceğin, 
Beklentinin,
Ümidin,
Enerjinin,
Sorumsuzluğun,
Uçarılığın,
Mışıl mışıl uyumanın,
Sınırsızca gülüp, yalansızca ağlamanın,
Adıdır bazen çocuk…

Siz hâlâ
Korkuyorsanız,
Ağlıyorsanız,
Boynunuzu büküp 
Ilık ılık gözyaşı döküyorsanız,
Dayanacak güvenli omuz,
Tutunacak sıcak bir el arıyorsanız,
Kızılmaktan ve azarlanmaktan bıkıp
Kollarınızı dizlerinize sarıp,
Bir köşede oturuyorsanız,
Gözleriniz ürkek ürkek
Güveni arıyorsa;
Size ne mutlu hâlâ çocuksunuz…

Bazen yaşınız çocuktur...
Bazen ruhunuz…

2005

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihimizden Eğitime Dair Notlar 3: İKİ YAŞINDAN ALTISINA KADAR ÇOCUKLARIN TERBİYE-İ BEDENİYESİ

Kindergartenlar – Çocuk Oyuncakları – Çocuklarda Ceht – Fiil-i Teneffüs – Terbiyede Gaye – Mini Minilerde Disiplin – Cahil Mürebbiyeler             Avrupa ve Amerika’da iki üç yaşından itibaren içtimaî müesseseler sırasına geçen çocuk bahçeleri kindergarten lerde terbiye görüyorlar. Alman pedagogu Frobel ’in bundan seksen sene evvel teessüs ettiği çocuk bahçeleri bu son elli sene zarfında ilk mekteplere tekaddüm eden ciddi ve samimi bir aile ocağı hâlini aldı. Frobel bu çocuk yuvasını teessüs etmekle cemiyet-i beşeriyenin nüvesi olan ilk çocukluk hayatının ruhî ve bedenî ihtiyaçlarını temin etti. Onun himmetiyle küçük dimağlar büyük yorgunluklardan kurtarıldı. Yine onun himmetiyle oyunun bir terbiye vasıtası olduğu anlaşıldı. Bu şefkat yurtları teessüs ettikten sonradır ki dört beş yaşında çocuklara kargacık burgacık yazılar ezberletmekten vazgeçildi. Kindergartenlerda bu mini mini yavrucaklarla kitapla, defterle, sıra ile, kürsü ...

Tarihimizden Eğitime Dair Notlar 1: ZİYARETÇİ MUALLİMLER

Muallimler; mektepte olduğu kadar aile içinde de çocukla çocuğun ebeveyniyle meşgul olmalıdırlar. Mekteplerdeki fakir talebenin öğle yemeklerini temin için şayan-ı şükran bir alâkadarlık vardır. Hilal-i Ahmer, Himâye-i Etfâl, yavrulardan bir kısmını olsun doyurmaya çalışıyorlar. Fikrimizce mektebe devam eden fakir olmayan diğer çocuklar da kâfi derecede kalori almıyorlar. Ana ve babalar çocuklarının gıdasıyla fazla meşgul olmamakla beraber, mektepler bilhassa kışın erken açıldığından talebe mektebe yetişememek korkusuyla ekseriyetle kahvaltı yapmadan evden çıkarlar. Öğle zamanı oyuna yetişmek için acele acele yiyip bahçeye giderler. Akşam yemeğinde de yorgun düştüklerinden tamam yemezler. Baba ile birlikte yemeği i’tiyad etmiş çocuklar, babası gecikince uykuya galebe edemez, aç da uyurlar. Muallimlerimiz, mektep doktoru ile birlikte bu çocuklarda da tetkikat yapsalar kâfi derecede gıda almadıklarını göreceklerdir.   Esasen mektep doktoru muallimlerle birlikte her çocuğun beden...