Ana içeriğe atla

Kayıtlar

HÂLÂ ÇOCUKSUN

Güçsüzlüğün Çaresizliğin Acizliğin Ümitsizliğin  Derbederliğin Boynu büküklüğün  Unutulmuşluğun,  Sessiz çığlığın Sıcak gözyaşların adıdır Bazen çocuk… Geleceğin,  Beklentinin, Ümidin, Enerjinin, Sorumsuzluğun, Uçarılığın, Mışıl mışıl uyumanın, Sınırsızca gülüp, yalansızca ağlamanın, Adıdır bazen çocuk… Siz hâlâ Korkuyorsanız, Ağlıyorsanız, Boynunuzu büküp  Ilık ılık gözyaşı döküyorsanız, Dayanacak güvenli omuz, Tutunacak sıcak bir el arıyorsanız, Kızılmaktan ve azarlanmaktan bıkıp Kollarınızı dizlerinize sarıp, Bir köşede oturuyorsanız, Gözleriniz ürkek ürkek Güveni arıyorsa; Size ne mutlu hâlâ çocuksunuz… Bazen yaşınız çocuktur... Bazen ruhunuz… 2005 Halide İNCEKARA
En son yayınlar

Tarihimizden Eğitime Dair Notlar 3: İKİ YAŞINDAN ALTISINA KADAR ÇOCUKLARIN TERBİYE-İ BEDENİYESİ

Kindergartenlar – Çocuk Oyuncakları – Çocuklarda Ceht – Fiil-i Teneffüs – Terbiyede Gaye – Mini Minilerde Disiplin – Cahil Mürebbiyeler             Avrupa ve Amerika’da iki üç yaşından itibaren içtimaî müesseseler sırasına geçen çocuk bahçeleri kindergarten lerde terbiye görüyorlar. Alman pedagogu Frobel ’in bundan seksen sene evvel teessüs ettiği çocuk bahçeleri bu son elli sene zarfında ilk mekteplere tekaddüm eden ciddi ve samimi bir aile ocağı hâlini aldı. Frobel bu çocuk yuvasını teessüs etmekle cemiyet-i beşeriyenin nüvesi olan ilk çocukluk hayatının ruhî ve bedenî ihtiyaçlarını temin etti. Onun himmetiyle küçük dimağlar büyük yorgunluklardan kurtarıldı. Yine onun himmetiyle oyunun bir terbiye vasıtası olduğu anlaşıldı. Bu şefkat yurtları teessüs ettikten sonradır ki dört beş yaşında çocuklara kargacık burgacık yazılar ezberletmekten vazgeçildi. Kindergartenlerda bu mini mini yavrucaklarla kitapla, defterle, sıra ile, kürsü ile, kara tahta ile karşılaştırmadılar. Orası bir ders

Tarihimizden Eğitime Dair Notlar 2: MUHTELİF YAŞTA ÇOCUKLAR VE TECRÜBİ RUHİYAT

Her çocuk ayrı bir alemdir. Her çocuğun ayrı bir tetkike tâbi tutulması yeni neslin terbiyesi nokta-i nazarından mühimdir. Doğumdan üç yaşına kadar çocukların tetkiki doğrudan doğruya mürebbiyeye ait olmadığı için bu bahis üzerinde tevakkuf etmeyeceğiz. Çocuk ana mektebine girdiği andan itibaren nema-yı muayeneye tâbi tutulabilir; bu kadarı da mürebbi için kâfidir. Bundan sonra ruhiyat nokta-i nazarından çocuğun tarassudu gelir. Üç yaşından yedi yaşına kadar çocukların ruhî tetkiki kabil midir? Yakın zamanlara kadar bu mesele ile çok az mütehassıslar uğraşıyordu. Müteveffa  Alfred Bine  ile refiki Doktor Simon’un, çocuk zekasının ölçülmesine dair vücuda getirdikleri mihekklerden istifade edilerek bu yaşlardaki çocukları tetkik etmek mümkün oluyor. Bir çocuk ne vakit şu, yahud bu mefhumu edinir, adet fikri muhtelif şekilleri altında zihnine ne vakit girer, lisanı nasıl teşekkül eder? ... ilh gibi birçok meseleler mürebbi için bilinmesi elzem olan şeylerdir. Ana mektebine dahil olan çocu

Tarihimizden Eğitime Dair Notlar 1: ZİYARETÇİ MUALLİMLER

Muallimler; mektepte olduğu kadar aile içinde de çocukla çocuğun ebeveyniyle meşgul olmalıdırlar. Mekteplerdeki fakir talebenin öğle yemeklerini temin için şayan-ı şükran bir alâkadarlık vardır. Hilal-i Ahmer, Himâye-i Etfâl, yavrulardan bir kısmını olsun doyurmaya çalışıyorlar. Fikrimizce mektebe devam eden fakir olmayan diğer çocuklar da kâfi derecede kalori almıyorlar. Ana ve babalar çocuklarının gıdasıyla fazla meşgul olmamakla beraber, mektepler bilhassa kışın erken açıldığından talebe mektebe yetişememek korkusuyla ekseriyetle kahvaltı yapmadan evden çıkarlar. Öğle zamanı oyuna yetişmek için acele acele yiyip bahçeye giderler. Akşam yemeğinde de yorgun düştüklerinden tamam yemezler. Baba ile birlikte yemeği i’tiyad etmiş çocuklar, babası gecikince uykuya galebe edemez, aç da uyurlar. Muallimlerimiz, mektep doktoru ile birlikte bu çocuklarda da tetkikat yapsalar kâfi derecede gıda almadıklarını göreceklerdir.   Esasen mektep doktoru muallimlerle birlikte her çocuğun beden ve zeka

Eğitimin, Hayatımıza ve Ekonomimize Katkısı Hakkında Kısa Bir Değerlendirme 1

Özellikle 2000’li yıllardan sonra teknolojideki hızlı gelişmeler, birçok gencimizi mesleksiz dolayısıyla işsiz bırakmaktadır. Eğitim, artık eskisi gibi okulları bitirdiğimizde bize iş alanları sağlayacak bir süre olmaktan çıkmıştır. Eğitimlerini tamamladığını düşünen gençlerimiz, hayata atılmak istediğinde, çalışmaya başlamak istediğinde büyük bir handikapla karşılaşmaktadır: “İş bulamıyorum, işsizim.” Aslında demek istedikleri, talep edilen emek ya da fikre karşılık veremediğim için istihdam alanında kendime bir yer bulamıyorum.  Genç arkadaşlarımız, iş arama aşamasında, ne iş yaparsın sorusuna genellikle bitirdikleri üniversite adı ile cevap vermektedirler, tekrar sorduğumuzda falan fakülte... “Peki, mesleğin ne, işe girince hangi işi yapacaksın?” sorumuz boşta kalmaktadır. Hatta işi, işe girdikten sonra öğrenmek gibi bir eğilim ortaya çıkmaktadır. Oysa kimse ücret vererek işyerine aldığı elemanı, okul gibi eğitmek suretiyle yetiştirmek istemez. Eleman yetiştirmek isteyen 15-16 yaşın

Acemi Zihni

  Çocuk   başlı başına gizemli ve gizemini yalnızca 10-11 yıl koruyabilen bir canlıdır. Sürekli gelişim ve değişim içinde olan bu eşsiz varlığın gelişimine yardım etmek için onun gizemine derinlemesine bir yolculuk yapmak gerekir. Çocuğun gizemine yolculuk Çocuğun gizemine bir yolculuk ise yalnızca ondaki  iç kuvvetin  farkına varmamıza bağlıdır.  Çocuk  güçlüdür, farklıdır ve daima kendinin farkındadır. Farkındalığı bu denli yüksek olan bireyin, haliyle öğrenme kapasite ve kalitesi de bir o kadar yüksektir. Peki neden her  çocuk  anlamaz veya anlaşılamaz ? Çocuklar neden anlamaz veya anlaşılmaz ? Bunun en büyük sebebi çocuğun eğitiminden sorumlu kurum ve kişilerin çocuğun önüne koyduğu engellerdir.  Çocuk,  en iyi yaparak – yaşayarak öğrenir. Onun öğrenememesine sebep olan yalnızca sistem veya kişilerdir.  Çocuk  acemi zihninin en somut halidir. Yetişkin zihni, acemi zihninin öğrenmeye karşı gösterdiği doğal çabayı bir tarafa bırakır ve daima bilgiye bir çerçeve getirir.  Çocuk  da bi

Plastik Beyin

Nöroplastite , ' plastik beyin' , yani beynin kalıba sokulabilir olma durumuna verilen isimdir. Bizler genellikle içinde bulunduğumuz anlara göre beynimizin sadece zihinsel durumunun değiştiğini düşünürüz. Oysa yaşantılarımız yolu ile sadece beynimizin zihinsel durumunu değil aynı zamanda fiziksel yapısı da değişir. Nasıl mı? Beyin Şekil Değiştirir İnsan, yaşamı boyunca her yeni gün yeni bilgiler öğrenir ve bu yeni bilgileri depolamak üzere beynine alır. Alınan bilgi, beynin mimari yapısında değişiklik meydana getirir ve yapısal olarak alınan yeni bilgiye göre beyin şekillenmeye başlar. Bu esnada duyulardan alınan yeni uyaranlar ile birlikte beyin hem bilgiyi hem de yapısını yeniden inşa etmeye başlar. Hem yapısal hem işlevsel bir inşa sürecinde beyin yepyeni nöral (sinirsel) yollar oluşturur. Beyin hücreleri arasında oluşan nöral bağlantılar ise en çok  deneyimler  yolu ile kalıcı hale gelir. Deneyimlenmeyen ve duyular yolu ile pekiştirilmeyen bilgiler ise beyinde kalıcı olara